Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında, Padişaha yakınlığı ile tanınan Sadık Paşa görkemli konağında Şevkidil, Mihrengiz ve Gülfem adlı üç eşiyle ve yanına alıp kol kanat gerdiği iki yeğeni, Doktor Cemal ve Asker Rüştü birlikte yaşamaktadır. Sadık Paşa, haremindeki üç kadına rağmen çocuk sahibi olamamasının gücüne gölge düşürdüğüne inanmaktadır. Bu sorunu aşmak için, konakta yeni yetişen Ruşan'ı dördüncü eş olarak almaya karar vermesi, aynı yerde yaşayan insanlar arasındaki karmaşık ilişkileri gün yüzüne çıkarır.

Mihrengiz, Doktor Cemal'e âşıktır, Doktor Cemal ve Ruşan ise birbirlerini sevmektedir. Rüştü, paşanın haremi dâhil her şeyine göz koymuş, uygun fırsat kollamaktadır. Şevkidil ile Mihrengiz ile arasında da bir ilişki vardır.

Sadık Paşa, Padişah üstündeki nüfuzunu kullanarak, rüşvet karşılığında, yabancılara imtiyazlar sağlamaktadır. Bu yolla kazandığı paranın sahip olduğu şatafatlı hayatın sürdürülmesi için gerekli olduğuna inanmaktadır. Rekabet içinde olduğu bir başka Osmanlı paşası da onu ortadan kaldırmaya çalışmaktadır. Giderek artan gerilim Sadık Paşa ve Ruşan’ın düğün gecesinde doruğa ulaşır.

"Haremde Dört Kadın", Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yönetime yakın bir tabakadan bir örnekleme yaparak devletin çöküşüne neden olan rüşvet, ihanet, ensest, rüşvet, adam kayırma, tuzak kurma gibi pek çok olumsuzluğu gözler önüne seriyor. Jön Türk adlı Osmanlı aydınlarının saltanatla giriştikleri mücadeleyi kaybetmeleri de bu çöküşü kaçınılmaz kılıyor. Çekimleri Sait Halim Paşa Yalı'sında gerçekleştirilen film neredeyse tamamen bu kapalı mekânda geçiyor. Yönetmen bu kapalı mekânı o kadar başarılı kullanıyor ki oradan bütün imparatorluğu görebiliyorsunuz.

"Haremde Dört Kadın", Türk sinemasının en cesur ve gerçekçi örneklerinden biri olarak önemini halen koruyor. Filminden ardından “Osmanlının İzinde Haremde Dört Kadını Anlamak” adlı bir kitap yazıldı. Bir de filmi referans olarak alarak “40 Yıl Sonra Harem Kadınları” adlı bir belgesel film yapıldı.