Küçük Prens Hırslı bir anne, küçük kızını hayalindeki okula kaydettirebilmek için elde kalan son çareye başvurur; Okulun bulunduğu lüks semtteki bir eve taşınır. Bu ev için paralarının yetmesinin tek nedeni, semtin tek köhne evine komşuluğu nedeniyle, fiyatının çok düşük tutulmasıdır. Kendisi de yoğun bir iş hayatı olan anne, kızı için oldukça sıkı bir çalışma planı yapar. Annesinin isteklerini yerine getirmeye çabalayan küçük kız, bir gün köhne evde yaşayan komşusuyla tanışır. Bahçesinde eski bir pervaneli uçağı tamir etmeye çabalayan bu adam, yaşlı bir pilottur. Adam, küçük kıza geçmişte uçağıyla bir çöle düştüğünü, burada başka bir gezegenden gelen Küçük Prens ile tanıştığını anlatır. Kendisi gibi küçük bir gezegende yaşayan Küçük Prens, Dünya’ya gelmeden önce başka gezegenleri de ziyaret etmiş, bu gezegenlerde yaşayan farklı insanlarla tanışmıştır. Yaşlı pilot, Küçük Prens’ten dinlediği öyküleri hem yazıya dökmüş, hem de resimlemiştir. Uçağını tamir edebilirse, yıllar önce ayrıldığı Küçük Prens’in gezegenine dönüp dönemediğini denetlemek istemektedir. Küçük kız ile yaşlı pilotun arkadaşlığı giderek ilerler. Yaşlı adam hastalandığında, uçuşa hazır hale gelmiş uçakla Küçük Prens’i aramak da küçük kız ile evcilleştirilen tilkiye düşer. İkili, sonunda çok kötü bir durumda buldukları Küçük Prens’i kurtarmak ve gezegenine dönmesini sağlamak için çetin bir mücadeleye girişirler. Antoine de Saint-Exupéry’in eseri Küçük Prens, günümüze dek yüzlerce dile çevrilmiş (Yakınlarda, Mehmet Can Doğan, kitabın çevirildiği dillere Osmanlıcayı da eklemiştir), her yaştan okuyucu bulmuş, geçen zamana karşın güzelliğini ve gizemini yitirmemiştir.. Çok ilgi gören bu eser defalarca perdeye de yansıtılmış ancak okuyucularını mutlu edecek düzeyde nitelikli bir film çekilememiştir. Bu son film, öyküyü anlatırken farklı bir dil kullanıyor. Yönetmen, Saint-Exupéry’nin eserinden de sezilebilen olumsuz bir modern dünya atmosferi yaratıyor, bunun içine orjinal Küçük Prens öyküsünü gömüyor. Filmin animasyon olması, kurgulanmış dünya ile Saint-Exupéry’nin orjinal çizimleri arasında bir konstrast oluşmadan birleştirilebilmesini sağlıyor. Sonuçta orjinal Küçük Prens öyküsü ile doku uyumu sağlayan, onu bütünleyen bir film ortaya çıkıyor. Buna karşın, son dönemde yoğunlaşan Küçük Prens’in çeviri tartışmalarında olduğu gibi, filmde de kitabın ruhuyla bağdaşmadığı hissedilen sahneler yer alıyor. Küçük Prens filmi, geride destansı bir öykü bırakarak, genç yaşta uçağının düşürülmesinin üstünden 70 yıl geçen Saint-Exupéry’nin, aslında kendisinin ne kadar istemediği bir dünya kurduğumuzu ve onun içinde yaşamakta ısrar ettiğimizi gösteriyor. Kitapta satrançtan hiç bahsedilmemesine karşın, filmde satranç dikkatli izleyiciler için varlığını hissettiriyor; Yaşlı pilotun dağınık evinde, bir köşede oynanıp yarıda bırakılmış bir satranç takımı bir kaç sekansta görünüyor. Kitabı okusun okumasın, Küçük Prens her yaştan sinema izleyicisi tarafından görülmeyi hak ediyor.
© 2013 www.erginciftci.com Tüm Hakları Saklıdır. | ||||||||||||||||||||||||
3685 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |