Mars yüzeyinde araştırma yapan Amerikalı astronotlar, şiddetli fırtına nedeniyle gezegeni planlanandan önce terk etmek zorunda kalır. Astronotlardan Mark Watney fırtınada kaybolunca hayatını kaybettiği kanısına varılır. Uzay gemisi Hermes dünyaya dönerken fırtınada yaralanan Mark Watney sağ kalmayı başarmıştır. Kurtarılıncaya kadar hayatta kalmaya karar veren Mark, geride bırakılan malzemeleri kullanarak yaşamını sürdürmeye çalışır. Botanikçi olması bir çeşit sera oluşturmasını ve Mars toprağında patates yetiştirmesini kolaylaştırır.

Mark’ın eylemlerini uydu fotoğraflarıyla fark eden NASA, sağ kalan astronotunu geri getirmek için plan yapmaya başlar. Mark, yıllar önce gezegene gönderilen Pathfinder aracını bulduktan sonra NASA ile iletişim kurmayı başarır. Hermes’in de katılımıyla şekillenen kurtarma operasyonu çok büyük tehlikeler ve belirsizlikler içermektedir.

Ridley Scott, Marslı ile insanoğlunun güneş sisteminde en çok merak ettiği gezegeni keşfe çıkan filmler zincirine bir halka daha ekliyor. Marslı, Kızıl Gezegen’de yaşam olup olmadığını sorgulayan, hatta yaşam olduğundan emin olup doğrudan bunun acayiplikleri üstüne kafa yoran filmlerden büyük ölçüde ayrılıyor. Burada Marslı, aslında özbeöz Dünyalı olan ve gezegenin olumsuz şartlarında hayatta kalmaya çalışan bir insandan başkası değil. Marslı, bu açıdan 1964 yapımı Robinson Crusoe Mars’da filmiyle benzerlik gösteriyor. İkinci film, çok büyük bilimsel tutarsızlıklar içermesine karşın Marslı’dan daha keyifle izlenen ve bellekte yer eden bir yapıt.  

Marslı, usta yönetmeni ve güçlü oyuncu kadrosuna rağmen bazı benzer yönler taşıdığı Yerçekimi ve Yıldızlararası filmlerinin yanında çok sönük kalıyor. Toplam 7 dalda Oscar adayı gösterilmiş olmasına karşın, güçlü bir aday izlenimi vermiyor. Marslı, özellikle bilimkurgu meraklılarının beklentilerini karşılayamıyor.