Şafak Sökmeden Nazi hareketinin güçlenmesi, Alman dilinin en güçlü yazarlarından biri olan Stefan Zweig’ın kültürüne çok bağlı olduğu Avrupa’dan ayrılmasına neden olur. Geride kitaplarının yakıldığı bir kıta bırakan Zweig, Yeni Dünya ülkelerinden Brezilya’ya yerleşir. Sürgünde geçen 15 yılda Zweig güç koşullarda yazma serüvenini sürdürür. Avrupa’nın savaşla harab olduğu, Nazilerin savaşı kazanacak gibi göründüğü 1942’de Stefan Zweig ikinci eşi Lotte Altmann ile birlikte intihar eder. Şafak Sökmeden, Avusturyalı yazar Stefan Zweig’ın sürgün yıllarından kesitler sunar. Avrupa'nın yaşadığı yıkım, insanlığın bütün birikimini kendi elleriyle tüketecek gibi görünmesi, sürgünde yaşanan düş kırıklıkları Zweig’ın karısıyla birlikte sonsuz uykuya yatmasına neden olur. Avrupa’da yanan cehennemin tersine Brezilya adeta insanlığın bütün kötü niyetlerinden kurtarılmış saklı bir cennet kadar büyüleyicidir. Ancak cehenemden sızan yalımların kavurucu sıcaklığı zaman geçtikçe buradan bile hissedilecektir. Şafak Sökmeden’de, Zweig ve iki eşi, Josef Hader, Barbara Sukowa ve Aenne Schwarz tarafından başarıyla canlandırılıyor. Bu güçlü oyunculuklara karşın, Şafak Sökmeden, Zweig’ın son yıllarında yaşadıklarını ve içinde bulunduğu ruhsal durumu izleyiciye yeterince yansıtamıyor. Friderika’dan boşanması, Lotte ile evlenmesi ve onunla birlikte intihar kararına varışları izleyicinin dışarıda bırakıldığı konular olarak kalıyor. Filmin en etkileyici sahnesi elbette bir tarafta Zweig’ın karısıyla cansız bedenleri aynaya yansırken diğer taraftan kayıplarının yarattığı şakınlık ve matemin sessizce yaşanması… Filmde tek bir satranç taşı bile görünmese de Zweig ölümünden hemen önce tamamladığı satranç konulu hikâyesinden bahseder. Son doğum gününde arkadaşı Ernst Feder’den kendisi için bir iyilik yapmasını ister: “Sen satranç biliyorsun, değil mi?” Arkadaşı satranç bildiğini söyleyince Zweig yeni bir hikâyeye başladığını söyler. Hikâye bir gazete için çok uzun, bir kitap için de çok kısa, çoğu insan için de soyut bir satranç öyküsüdür. Zweig hikâye için de olsa satranç çalıştığını söyler; “Ben sefil bir oyuncuyum ama çaba gösteriyorum. Tartakower'in Hipermodern Satranç Oyunu’nu aldım. Lotte bana Aleksander Alekhine gibi hamleler yaptığımda gülüyor.” Ancak zaman darlığından ikili arasında o gün için bir satranç maçı oynanmaz.
© 2013 www.erginciftci.com Tüm Hakları Saklıdır. | ||||||||||||||||||||||||
2792 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |