Beklenen oldu: Grip hastalığı kapımıza dayandı. Grip geçiren insan sayısında çok ciddi bir artış var. Acil servislerde ciddi bir yığılma yaşanıyor. Bu hastaların bir kısmında zatürre gibi hastaneye yatmayı gerektirecek sorunlar da gelişmiş. Hastanelerin yataklı servislerinde ve yoğun bakımlarda da yoğunluk yaşanıyor. Solunum yolu enfeksiyonlarında önerilen her türden ilacın kullanımı doruğa ulaşmış durumda. Televizyonlarda, gazetelerde bilgili bilgisiz, ilgili ilgisiz, unvanlı unvansız, çok sayıda kişi bağışıklık güçlendirdiği iddia edilen besinler konusunda ahkâm kesiyor.

Diğer taraftan, halkı teskin edici açıklamalar da dikkati çekiyor. Bu açıklamalarda dikkat çekici noktalardan biri de bir “salgın” yaşanmadığı iddiası. Salgın! Bu korkutucu sözcüğün kullanımından özellikle kaçınanlar var. Sözcüğün dilimizdeki anlamı için Türk Dil Kurumu Sözlüğüne bakarsak, sağlıkla ilgili iki madde ile açıklandığını görürüz: “Kısa zamanda çevredeki insan, hayvan veya bitkilerin büyük bir bölümüne bulaşan, müstevli” maddesinde örnek olarak "Salgın hastalık." veriliyor. Diğer madde de “Bir hastalığın veya başka bir durumun yaygınlaşması ve birçok kimseye birden bulaşması, epidemi” açıklaması yapılırken sağlıkla ilgili "Tifo salgını." örneği veriliyor. Bu açıklamaları dikkatle değerlendirirsek yaşadığımızın dilimizdeki karşılığının ‘bir grip salgını’ olduğunu da kabul etmemiz gerekir.

Bugünlerde yaşadığımız durumun ‘beklenen’ ya da ‘mevsim normali’ bir durum olması salgın olmadığı anlamına gelmez. Bulaşıcı hastalıkların yaygınlık derecesini anlatmak için kullanılan epidemi, endemi ve pandemi gibi daha teknik terimleri içermese de güzel dilimiz yaşadığımız olağanüstü durumu ‘salgın’ gibi güzel bir sözcükle yeterince anlatıyor. Salgın sözcüğünden kaçınmanın ve başımızı kuma gömmenin alemi yok!

© 2013 www.erginciftci.com

Tüm Hakları Saklıdır.